-
Basın Açıklaması
-
02/02/2021
Derneğimizin ve KTTO Yönetim Kurulu üyesi Sayın Ali Başman’ın geçtiğimiz günlerde BRT’de yaptığı bir konuşmada ifade ettiği görüşleri nedeniyle “sosyal linç” kampanyasına maruz kalması, toplumumuzda her geçen gün erimekte olan hoşgörü, dayanışma ve maalesef demokrasi kültürünün acı göstergeleridir.
Farklı bir düşünceye tahammül edemeyenler kervanına, işin ucu kendilerine dokunduğunda demokrasi, düşünce özgürlüğü ve tüm diğer özgürlüklerin savunucularının da katılması toplumsal yapımızın hızla kültürel değerlerini, kavramların ise anlamlarını yitirmekte olduklarının acı göstergeleridir.
Demokrasi hoşgörü, tahammül ve farklılıkların bir arada olması ile yeşerir. Düşünce ve düşünceleri yayma özgürlükleri birlikte var olurlarsa gerçek anlamda bir özgürlükten bahsedebiliriz.
Duymak istemediğimiz fikirler ifade edildiği zaman bunlara tahammül etmek, onları fikir bazında çürütmek demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur.
Kamu çalışanlarının mukayeseli olarak özel sektör çalışanlarına göre gelir, sosyal güvence ve iş güvenliği açısından çok daha avantajlı durumda oldukları ülkemizin gerçeklerinden bir tanesidir.
Bu gerçekliği özel sektör işverenlerine karşı kullanmak işin kolaycılığıdır. Yıllardır her seçim dönemi siyasi rant uğruna iğdiş edilen, kaynakları tüketilen, irrasyonel yapıya dönüştürülen kamu sektörünün kaynakları ile özel sektörün kaynaklarını karşılaştırmak mümkün bile değildir.
Özel sektör işvereni devletin olanaklarına sahip değildir. Özel sektör işvereni paylaşacağı kaynağını emeği ve sermayesi ile oluştururken siyasetçi dağıttığı kaynaklarını devlet hazinesi üzerinden, yani halkımızın cebinden, geleceğinden, umutlarından sağlamaktadır. Cevizcinin çuvalından harcamanın dayanılmaz hazzını yaşayan kamu sektörü statükosudur.
Sayın Ali Başman’ın “Devletimizin gücü bellidir. Devlet kamu ile özel çalışanı ayırmamalı aynı kefeye koymalı. Büyük şirketler dışında küçük ve orta ölçekli şirketler zor durumda ve çalışanlarını ödemekte zorlanıyorlar. Vergi vermeyen ya da kaçıran varsa devlet denetim yapıp tahsil etmelidir” ifadesinin neresi yanlıştır? Belirli kişiler ve kurumlar neden bu soruyla yüzleşmemektedirler?
Bu tartışma bizlere bazı kesimlerin dillerinden düşürmedikleri “sosyal devlet” kavramının onlar için sadece çıkarlarını korumaya yönelik bir slogandan öte olmadığını göstermiştir.
Çalışarak, çalışanın hakkını koruyarak ve sağlayarak, devlete karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirerek değer yaratan kişilere bu nefretin bu tahammülsüzlüğün kökenlerine bakmamız gerekmektedir.
Bizler bu açıklamayı Derneğimiz üyesi Sayın Ali Başman’ın fikirlerini söyleme hürriyetini savunmak, oluşturulmaya çalışan “sosyal linç” kültürüne dikkat çekmek için yapıyoruz.
Ülkemizde kamu sektörü etrafında şekillenen statüko ile yüzleşmemiz gerekmektedir. Geleceğimizi ipotek altına alan, ekonomik gelişmemizin önünde engel olan bu yapının değişmesi gerekmektedir.
Yeni kurulan derneğimiz “toplumsal iyi” için neler yapılabileceği düşüncesiyle bir araya gelen iş insanlarından oluşmaktadır. Sayın Ali Başman da derneğimizin kurucuları arasındadır.
Derneğimiz daha iki hafta önce üyelerimiz arasında yaptırmış olduğu bir çalışmada bizleri bir araya getiren ortak değerleri saptamıştı. Bu değerler güvenilir olmak, çalışanlarının memnuniyetini ön planda tutmak, dürüstlük, toplumsal sorunlara duyarlılık göstermek ve Devlete karşı mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi şeklinde ortaya çıkmıştı.
Önümüzdeki günlerde kamusal alanda duyurularımızı yaparak neden bir araya geldiğimizi detaylı olarak açıklamak için çalışmalarımızı sürdürürken üyelerimizden birine yönelik bu sosyal linç kampanyası karşısında sessiz kalamazdık.
Bu kaos sebebiyle Derneğimizin sloganı olarak belirlediğimiz
Birlikte Sorumluyuz ifadesinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gözlemlemiş olduk.
Evet içinde bulunduğumuzu durumdan
Birlikte Sorumluyuz ve çözüm yollarını da Birlikte Bulacağız
Kuzey Kıbrıs Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçiler Derneği